Yılın en bereketli, en hikmetli aylarından biri olan Zilhicce, takvim yapraklarında sessizce görünür. Ancak bu sessizlik, içinde barındırdığı manevi coşkuya zıt bir derinlik taşır. Zilhicce, sadece hac ibadetinin yapıldığı, Kurban Bayramı’nın yaşandığı bir ay değil; aynı zamanda teslimiyetin, tevazunun ve Allah’a yaklaşmanın simgesi olan günlerle doludur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Zilhicce’nin ilk on günü hakkında şöyle buyurur: “Allah katında Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan salih ameller kadar sevimli hiçbir amel yoktur.” Bu on gün, sadece hacıların değil, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların da kulluğa yöneldiği bir fırsat mevsimidir. Bu günlerde yapılan her ibadet, her iyilik, bin katıyla karşılık bulur.
Ve sonra gelir bayram…
Kurban Bayramı, sadece et kesmek, tatil yapmak ya da bayram ziyaretleriyle sınırlı değildir. Kurban, Hz. İbrahim’in Rabbine olan sarsılmaz teslimiyetini; Hz. İsmail’in, babasına ve Allah’a olan mutlak sadakatini hatırlatır. Kurban, bir semboldür: dünyevi bağlılıklardan, benlikten, nefsteki putlardan arınmanın bir yoludur.
Günümüzde Kurban Bayramı’nı tüketim eksenli kutlamalarla sınırlandırmak, bu derin mirasa haksızlıktır. Kurban, paylaşmanın adıdır. Sadece et değil, sevgiyi, merhameti, huzuru da bölüşmektir. Uzakta bir yetimin yüzünü güldürmek, bir sofraya umut olmaktır.
Zilhicce ayı ve Kurban Bayramı, bize şu soruyu hatırlatır: “Sen neyi kurban etmeye hazırsın?” Malını mı, zamanını mı, öfkeni mi, kibirini mi? Herkes kendi iç dünyasında bu sorunun cevabını aramalı.
Bu mübarek zaman diliminde, sadece ritüelleri yerine getirmekle yetinmeyelim. Gönlümüzü de temizleyelim. Affedelim, barışalım, paylaşalım… Zira asıl bayram, kalpte başlar
DİYARBAKIR HABERLERİ
13 saat önceDİYARBAKIR HABERLERİ
09 Temmuz 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
09 Temmuz 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
09 Temmuz 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
09 Temmuz 2025EKONOMİ
09 Temmuz 2025ASAYİŞ
09 Temmuz 2025