DOLAR 40,0549 0.04%
EURO 47,0678 0.09%
ALTIN 4.250,560,01
BITCOIN 43626120,95%
Diyarbakır
37°

AÇIK

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Vebali Ağır Olan Bir Sessizlik: Diyarbakır’da Konut Kriz

ABONE OL
29 Haziran 2025 13:35
0

BEĞENDİM

ABONE OL

29 Haziran 2025 13:35


Kaynak: MEHMET SABRİ İPEK

Depremi yaşadık. Acıyı paylaştık. Yaralarımızı birlikte sarmaya çalıştık. Ama ne yazık ki, birileri bu acıdan bile kâr elde etmenin yolunu buldu. 6 Şubat depreminden etkilenen Diyarbakır’da konut krizi derinleşirken, insanlık krizi de görünür hâle geldi. Herkesin bir dam altına muhtaç olduğu bu dönemde, evler artık barınak değil; lüks yatırım aracı haline geldi.

Eskiden kiralar asgari ücreti geçmezdi. Şimdi asgari ücret, ev kirasına yetmiyor. Hatta kimi yerlerde iki katını bile aşmış durumda. Asgari ücretin 22 bin TL olduğu bir ülkede, 25 bin TL kira talep etmek nedir? Bu nasıl bir vicdandır?

Diyarbakır, Türkiye’de konut fiyatlarının en yüksek olduğu iller arasında dördüncü sıraya yerleşmiş. Ne yazık ki bu başarı ne bir kalkınma göstergesi ne de refahın işareti. Aksine, bir çürümenin, bir vicdansızlığın, bir denetimsizliğin açık belgesi.

2018’de kendi mahallemde kira 800 TL’ydi. Bugün aynı ev 25 bin TL. Üstelik içinde ne altın musluk var ne de boğaz manzarası. Sıradan bir daire. Ama sıradan insanlar artık o dairelerde yaşayamaz hâle geldi.

Bu gidişatın en acı tarafı, artık kimsenin bu durumu normal dışı görmemesi. Çünkü herkes alıştı. Herkes sustu. Herkes kendi çıkarına baktı.

Her köşe başında bir “emlakçı” türedi. Yeterli eğitim, yetki belgesi ya da etik kaygı olmadan, “kiracını çıkar, ben aynı evi iki katına veririm” teklifleri yapılıyor. Ev sahibi razı oluyor, komisyoncu kazanıyor, ama kiracı ne yapacak? Nereye gidecek? Kim koruyacak onu?

Bazıları diyor ki “ev sahibi de geçinemiyor.” Doğru. Hiçbirimiz kolay geçinmiyoruz. Ama ev sahibi dilerse evini satmaz, kiraya vermez. Kiracıysa sokakta kalamaz. Bu farkı anlamayan her çözüm önerisi eksiktir.

Bu vicdansızlığın arkasında ciddi bir yönetim boşluğu var. Emlak piyasası kontrolsüz. Ne kira artışına denetim geliyor ne satışlarda rayiç bedel takip ediliyor. Aynı ev, üç katı fiyata satılıyor. Belediyeler, valilikler, bakanlıklar, hangisi denetliyor? Hangisi bu düzeni bozmak için somut bir adım attı?

Bir toplumda insanlar barınma hakkını kaybederse, o toplumda huzur da kalmaz, güven de. Çünkü ev dediğiniz şey dört duvar değildir sadece. Bir çocuğun büyüdüğü yerdir. Bir ailenin kök saldığı yerdir. Şimdi bu kökler sökülüyor.

Siz hiç 3 çocuğu ile sokakta kalan bir annenin gözlerine baktınız mı? Ya da maaşının tamamını kiraya verip çocuklarına kıyafet alamayan bir babanın çaresizliğini hissettiniz mi? Eğer bu görüntüler size “normal” geliyorsa, inanın bu düzen değil, bu çürümedir.

Şunu açıkça söylemek gerekiyor:
Bu piyasa düzeni değil, bu vicdan yoksunluğudur.
Bu serbest ticaret değil, bu fırsatçılıktır.
Ve bu, sadece dünyada değil; ahirette de hesabı verilmeyecek bir kul hakkıdır.

Devletin yapması gereken bellidir:

Kira denetimi acilen hayata geçmelidir.

Rayiç bedel tespitleri düzenli yapılmalı, fahiş artışlara ceza uygulanmalıdır.

Kayıtsız emlakçılık faaliyetleri engellenmelidir.

Kiracının da, ev sahibinin de hakkını gözeten adil bir düzenleme getirilmelidir.

Bu şehir hepimizin. Bu sokaklar, bu evler, bu hayatlar… Kimsenin kimseye zulmetmeye hakkı yok. Hele ki bu kadar acının ortasında, birbirimizi ezerek ayakta kalamayız. Bu vebal hepimizin omzundadır. Ve bu sessizlik, belki de en büyük suçumuzdur.

Mehmet Sabri İPEK

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP