İstanbul’da bulunan Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul’daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından “Mavi Camii (Blue Mosque)” olarak adlandırılır. Ayasofya’nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul’un ana camii konumuna ulaşmıştır. Aslında Sultanahmet Camii külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük eserlerden biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.
Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı, 20.000’i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 200’den fazla renkli cam ile aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet, Türkiye’nin altı minareli ilk camiidir.
17. yy. büyük hat sanatçısı Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubari
İç kısımlarında düşük kalite mavi boya kullanılmıştır. 200’den fazla karışık leke desenli cam doğal ışığı geçirir, bugün avizelerle desteklenmişlerdir. Avizelerde deve kuşu yumurtası kullanımının örümcekleri uzak tuttuğunun keşfedilmesi örümcek ağlarının oluşumunu engellemiştir. Kur’an’dan sözler içeren hat dekorasyonlarının çoğu zamanın en büyük hat sanatçısı Diyarbakırlı Seyid Kasım Gubari tarafından yapılmıştır. Yerler yardımsever insanlarca eskidikçe yenilenen halılarla kaplıdır. Pek çok büyük pencere geniş ve ferah bir ortam hissi vermektedir. Zemin kattaki açılır pencereler “opus sectile” adı verilen bir döşeme şekliyle dekore edilmiştir. Her kavisli bölüm bazıları ışık geçirmeyen 5 pencereye sahiptir. Her yarım kubbe 14 pencereye ve merkez kubbe 4’ü kör olmak üzere 28 pencereye sahiptir. Pencereler için renkli camlar Venedik sinyorundan sultana hediyedir. Bu renkli camların çoğu bugün sanatsal değeri olmayan modern versiyonlarıyla değiştirilmiştir.
Duvarlardaki büyük tabletlerde halifelerin isimleri ve Kur’an’dan parçalar yazılıdır. Bunları orijinal haliyle 17. yüzyılın büyük hat sanatçısı Diyarbakırlı Kasım Gubari yapmıştır, fakat yakın zamanda restore edilmek için kaldırılmışlardır.
Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubari Kimdir?
Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubari, şiirsel yazıları ve hat sanatıyla tanınan bir 17. yüzyıl Osmanlı sanatçısıdır. Zamanının en başarılı hattatlarından biri olarak kabul edilen Diyarbakırlı seyyid Kasım Gubari İstanbul’daki Sultanahmet Cami de dahil olmak üzere bir dizi önemli kamu binasını süsledi.
Seyyid Kasım Gubari’nin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, Diyarbakır’da Dicle Nehri kıyısında yaşadı. Muhammed peygamberin doğrudan soyundan geldiği için Seyyid lakabını kullanıyordu. Doğduğunda ona Şerif Abdullah Gubari lakabı verildi çünkü efsaneye göre dört ayet ve on beş kelimeden oluşan ihlas suresini bir pirinç tanesinin üzerine yazmayı başarmıştı.
Başlangıçta şiirsel yazılarıyla tanınıyordu ve bir süre sonra hat sanatına ve dekoratif yazılara başladı. İstanbul’daki Sultan Ahmed Camii’nin kubbesindeki hat sanatının çoğundan o sorumluydu. Ayrıca cami boyunca Kur’an’dan ayetler yazmakla görevlendirildi. Zamanının en büyük hattatlarından biri olarak tanındı. 1615/1616 yılında vefat etmiş ve Eyyub’un türbesi yanına defnedilmiştir
ASAYİŞ
06 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
06 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
06 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
06 Ekim 2024EKONOMİ
06 Ekim 2024EĞİTİM
06 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
06 Ekim 2024