DOLAR 36,0761 0.08%
EURO 37,4030 0.04%
ALTIN 3.349,63-0,23
BITCOIN 3455560-2,51%
Diyarbakır

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

  • Medya tek başına günahkâr da biz çok mu masumuz?
  • ABONE OL
    31 Temmuz 2024 10:42
    Medya tek başına günahkâr da biz çok mu masumuz?

    31 Temmuz 2024 10:42


    HEVAL SİMGE KILAVUZ

    Yaşamın hakikati incitici olmasaydı, hakikatin ön sevişmesi olan edebiyatı yaratmazdı avunan insan. Sınırlı bilginin ve sakat tarihin tesellisini de tanrıda aramazdı. Anlaşılan o ki, insanın iyi hissetmesi adına her zaman manevi koşullara ihtiyaç duyulmuştur. Şaibeli bir hayatı yaşanılır kılan, çoğu zaman kendine güzel yanılgılar yaratmaktan geçiyor. Yanılgı çok, zanlar çok.

     

    Doksanlar (1998) döneminde gazeteci Sedef Kabaş, o dönemler kendi gibi biricik programında, Türkiye’nin iletişim biliminin kurucusu sayılan Ünsal Oskay’ı ağırlıyor. Oskay’a şöyle bir soru yöneltiyor, “İmaj yüklü kimliklerin topluma benimsetilmesinde medyanın rolünü açar mısınız?”

     

    Gazeteci Kabaş, şüphesiz donanımlı bir gazeteciydi ve o dönemin Türkiye’sine de bugünün Türkiye’sine de kamuoyu düzeyinde, fazla akademik seviyede iyi niyetli bir soru yöneltiyor. Fakat Ünsal Oskay, bugünün Türkiye’sine de o günün Türkiye’sinin anlayacağı biçimde şu cevabı sıralıyor:

     

    Bugünkü toplumsal sistemde (yıl doksanlar) birkaç yüzyıl öncesinin sisteminden daha insani bir ilerleme var. Tıpta da var, ulaşımda, teknolojide de var; belki kalbimizde bile var. Daha duyarlıyız, Habeşistan’daki açlıktan haberdarız. Ama teknolojilerin, bilimin bu kadar geliştiği, üretimin bu kadar (istendiği vakit) arttığı bir dönemde, dünyanın herhangi bir yerinde açlık sorunu olmamalı, şiddet ve zulüm olmamalı. Bunları biliyoruz, ama bunların olmasını sistem kendi varlığı için bir önkoşul olarak görüyor. Halbuki dünyanın bu haliyle dövüşün, savaşın, kıtlığın olmaması mümkün.

     

    Bunların olması maddi bir zorunluluktan değil, şimdiye kadarki yanlış tarihimizin bize getirdiği, bize benimsettiği kültürel formasyon (kültürel öğreti) yüzünden. Alışkanlıklarımız, düşüncelerimiz, yargılarımız; komşumuz bizim kadar mutlu olduğunda rahatsız oluyoruz.

     

    Komşumuzdan daha mutlu olmalıyız, onu huzursuz kılmalıyız, onu kıskandırmalıyız, onun iki adım ilerisinde olmalıyız. Halbuki herkes yakın çizgide olsa, biri iyi müzik yapsa, ben iyi karnıyarık yapsam hepimiz rahatlayacağız. Dünyayı gerilimler içinde yaşamak, çatlamak, patlamak için gelmedik. En kötüsü de insanın içine sürüklendiği bu durumdan, ne yaparsanız yapın, daima tek tek bizler kaybediyoruz. Buna karşın kazanan, bizi manivela gibi, somun gibi kullanan bu eşitsizliğe ve açmazlığa dayanan toplumsal sistem oluyor.

     

    Gazeteci Kabaş, kendi akademik merakını giderircesine Oskay’a bir soru daha yöneltiyor: “Toplumsal sistem içinde medya, iletişim aracı olmaktan çıkıp, bir güdüleyici güç haline gelebiliyor mu?” Oskay şöyle yanıt veriyor engin öngörüsüyle:

     

    Her şey sistemin kendi bütünlüğü içinde yaşandığı için (ben de çok iyi değilim, siz de çok iyi bir insan değilsiniz), hayatı güzelleştirmektense zedeleyen yanlar maalesef var. Dolayısıyla medya bizi bize satıyor. Kendisini bize satarken de yapacağı en akıllıca çözüm, bizi bize satmak. Medya tek başına günahkâr da biz çok mu masumuz? Diyerek Kabaş’ın söyleşisini özetliyor.

     

    Urfalı Türk sosyolog, iletişim bilimci, düşünür ve kuramcı, Stanford Üniversitesi mezunu Ünsal Oskay’ın hemşerisi müzisyen İbrahim Tatlıses’in seslendirdiği bir türkünün sözleri aklıma geliyor:

     

    İnsanı insandan ayırıyorlar

    Bu sizden bu bizden kayırıyorlar

    Dört kitap ne diyor anılmıyorlar

    Ortalık karıştı düzen bozuldu

    Yetiş ya Muhammed yetiş ya Ali

     

    Yetişemeyenlere ve kendini bilmezlere de Erzincanlı Aşık Daimî şu sözleri dizmiş:

     

    Kâinatta bir zerreyim

    Ben kendimi bilmez miyim

    Zerre içinde zerreyim

    Ben kendimi bilmez miyim

     

    Mamur benim harap benim

    Ayaklarda turap benim

    Kadehlerde şarap benim

    Ben kendimi bilmez miyim

     

    Denizlerde nuh olalı

    Döneklere yuh olalı

    Ruhlar ile ruh olalı

    Ben kendimi bilmez miyim

     

    Günah bende hakir benim

    Hizmet ehli zakir benim

    Adem kadar bakir benim

    Ben kendimi bilmez miyim

     

    Daimi’yim bende ben de

    Bent olmuşum ben de bende

    Dağılmışım perakende

    Ben kendimi bilmez miyim

    Gönüllerde perakende

    Ben kendimi bilmez miyim

    HEVAL SİMGE KILAVUZ

      En az 10 karakter gerekli


      HIZLI YORUM YAP

      Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.