İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin, 16-17 Mart tarihlerinde düzenleyeceği “Kürt Meselesinin Çözümü ve Barış Konferansı” bir otelde başladı. Konferansın açılış konuşmalarını İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve İHD Şube Başkanı Ercan Yılmaz yaptı.
Küçükbalan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Değerli katılımcılar, dünyanın farklı coğrafyalarından konferansımıza katılan konuklarımız, sevgili İHD ailesi ve dostları, çok değerli barış annelerimiz ve demokratik kitle örgütleri; Barış Konferansı’na hoş geldiniz.
Böylesine bir dönemde bize bu konferansı yapmanın, barış hakkında ısrar etmenin onurunu yaşattığınız için şimdiden teşekkür ediyoruz.
Biz, İnsan Hakları Derneği olarak kurulduğu günden bugüne Barış Hakkını Savunan köklü bir örgütüz. Barışa ekmek kadar, su kadar ihtiyacımızın olduğunu en iyi bilen kurumlardan biriyiz. İHD’nin tarihi, bu ülkedeki barış mücadelesinin tarihi ile kesişir, bu tarihin acısını da barışa olan inancını da yaşayan bir örgüttür İnsan Hakları Derneği.
Barışı savunmak bir insan hakkıdır, barışın inşası insan haklarına ve özgürlüklere dayalıdır. Biliyoruz ki insanlar arasındaki her türden eşitsizlik, hakların ve özgürlüklerin tanınmayışı; savaşların ve çatışmaların temel sebebidir.
Dünyada devam eden bölgesel ve yerel savaşlar ile çatışmalar tüm dünya insanlarını derinden etkilemektedir.Yıllardır süren Suriye iç savaşı ve Rojava’da halen barışçıl çözüm bulunamamıştır. Haklara ve özgürlüklere dair ne varsa ağır saldırı altında. Uluslararası ölçekte faşizm yükseliyor. Bölgesel çatışmalar adeta yeni bir dünya savaşının provası görünümünde. Ukrayna, üçüncü dünya savaşının ön kapışması gibi sürüp giderken İsrail’in Gazze’de hiçbir sınır tanımadan sürdürdüğü dehşet yalnızca çocukları ve kadınları değil izleyen herkesin zihnindeki ve yüreğinde yer alan “yeter” diyebilme refleksini de öldürüyor.
Herşey, herkesin gözleri önünde oluyor değerli dostlar.
Kafkasya’dan Balkanlara bölgemizdeki bütün ülkeler hem kendi içinde hem de komşularıyla çatışma halinde. Ve burada, bu güzel topraklarda halkların geçmişini ve geleceğini rehin alan savaş, kırkıncı yılında. Kırk yıldır atılmayan adımlar işleri daha da karmaşıklaştırdı, savaşı daha da derinleştirdi. Esasen bir Türk ve Türkiye meselesi olan Kürt meselesi artık bölgesel bir sorun ve çözümsüzlük işleri daha da karmaşık bir hale getiriyor.
Türkiye etnik, dilsel, dinsel ve kültürel özellikleri bakımından çoğulcu bir dokuya sahip. Çoğulculuk, İHD’nin pek çok kez vurguladığı ve yansıttığı, “herkes farklı, herkes eşit” sloganında ifadesini buluyor. Çoğulculuk aynı zamanda demokrasinin de temeli. Demokrasi ile insan hakları arasında koparılamaz bir bağ bulunuyor. O nedenle, İHD olarak bir kez daha ülkenin temel sorununun insan hakları ve demokrasi sorunu olduğunun altını çiziyoruz ve bu temel sorunun en önemli halkası ise Kürt meselesidir.İnsan hakları ve demokrasi sorununun çözülebilmesi için yeni barış sürecine ve çatışma çözümüne her zamankinden daha çok ihtiyacımızvar.
Türkiye, Kürt meselesi gibi temel meselelerini diyalog ve müzakereye dayalı çatışma çözüm yöntemleri kullanarak çözememiş bir ülke. Tam da bu nedenle silahlı çatışmalar ülke içi ve ülke dışında devam ediyor ve her gün canımızı yakmaya, yaşamlarımızdaher geçen gün daha fazla kayba neden oluyor. Coğrafyayı daha fazla insansız, ormansız, doğasız kılıyor.
Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve yeniden başlayan silahlı çatışmalar nedeni ile yaşamını yitirenler ile ilgili oldukça ağır bir bilanço ile karşı karşıyayız. Çatışma ve savaş ortamı ile birlikte genel baskı ortamında şiddetin öne çıkması ve beraberinde nefret dilinin zehrini akıtması kaçınılmaz oluyor. Nefret saikı ile artan ırkçı saldırılarda ise yükseliş eğilimi devam ediyor.
Bu ortam; asgari insani ve ahlaki kuralların işletilmesini rafa kaldırıyor ve insan cenazelerinintorbalarda ailelerine teslim edilmesi hukuksuzluğun yanı sıra vicdanları yaralıyor, toplumsal barışa zarar veriyor. Kürt sorununda çözümsüzlük politikası ve otoriterleşme güçlenerek; Cumartesi Annelerinin/kayıp yakınlarının/insan hakları savunucularının hakikat ve adalet arayışı yasaklarla engellenmeye devam ediyor. Yargının araçsallaştırılması adalete olan güven duygusunu temelden sarsıyor.
Kürt sorununda ısrar aynı zamanda savaş ekonomisinin verdiği telafi edilemez ağır kayıplara neden oluyor. Savaş, halklara daha fazla yoksulluk ve daha fazla vergi olarak geri dönüyor.
Bütün bu olumsuzluklardan kurtulmamız barış ile mümkün. Kürt sorununun inkarından vazgeçilmesi ve bu sorunun kabul edilmesi toplumsal barışın sağlanması için zorunludur. Kalıcı bir çatışmasızlık için Kürt Meselesinin çözümünde önemli bir aktör olan Abdullah Öcalan’ın ailesi ve avukatları ile görüşmesinin bir an önce önü açılmalıdır. Müzakere ile uzlaşı yolu açılmalı vebu süreçlere siyasal ve toplumsal kesimlerin katılması sağlanmalıdır.
Türkiye’nin siyasi partileri ve toplumsal muhalefeti barışa odaklandığı taktirde yeni bir barış sürecinin önü açılacaktır. Bu ülkenin tüm halklarının, emekçilerinin, yoksullarının, kadınların, gençliğin, çocukların yani hepimizin barışa ihtiyacı var. İHD olarak düzenlediğimiz bu iki günlük konferansı tam da bu ihtiyaca karşılık verebilmesi için düzenliyoruz.
Biz, İnsan Hakları Derneği olarak öğrenerek geldik. Mamak, Diyarbakır Hapishane kapılarında, Didar Şensoy’da, Vedat Aydın’da, Metin Can ile Hasan Kaya’da,Akın Birdal’ın göğsündeki kurşunlarda. Öğrendik ve öğrendiklerimizi de çoğaltıp bölüşerek geldik. Halklar için barış diyerek geldik, bölgemiz için barış diyerek geldik, dünya için barış diyerek geldik.
Bugün aynı zamanda İstanbul Üniversitesi katliamının 46’ncı yılı, Halepçe Katliamının 36’ıncı yılı. Hepsini saygıyla anarak ısrarla Barış diyoruz. Halklar için barış, Demirci Kawa’nın ateşi daim olsun, Martlarda hep yaşam kazansın. Barış ve Çatışma Çözümlerini konuşurken 17 Şubat 2024 günü hayata veda eden Noreveçli Profesör JohanGaltung’u anmadan geçmek doğru olmaz. Çünkü kendisi 30’dan fazla ülkede yaşanan çatışmalarda “çatışmaları aşarak dönüştürmek” teziyle çatışmaların sonlandırılmasında etkili olmuş ve barışa katkıda bulunmuş bir düşünürdür. Kürt meselesi konusunda da 2006 yılından beri çözüm önerilerini ortaya koymuş ve halen de bu çözümlerin kürt meselesi konusunda geçerli olduğunu düşünüyor, kendisini saygıyla anıyoruz.
Bu konferans; İHD’nin şimdiye kadar barış hakkının savunulmasına yönelik verdiği katkıyı, mücadeleyi bugün de sürdüreceğinin göstergesidir. Bu buluşma, Barış hakkında ısrar etmemizin yeniden sözü olarak görülmelidir.
İnsan hakları savunucuları olarak Türkiye’de barışa giden yolun barış hakkı mücadelesi ile olacağını biliyoruz. Bu inançla konferansımıza katılan herkesi yeniden saygıyla selamlıyorum ve barışa katkı sunacağımız iki gün olmasını diliyorum.
16-17 Mart’ta gerçekleşecek konferansa 100’ü aşkın kişinin katılımının beklenirken, Konferans programının içeriği şöyle:
16 Mart
* “Dünyada Çatışma Çözümü ve Barış Süreçleri Deneyimleri” başlıklı, moderatörlüğünü Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç’in yapacağı oturumda Sinn Fein Milletvekili Francie Molloy, Avrupa’daki Filistinli Topluluklar ve Örgütler Birliği Başkanı George Rashmawi, Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Araştırma Derneği’nden (DEMOS) Dr. Ferda Fahrioğlu Akın konuşacak.
* “Ortadoğu’da Barış ve Kürt Meselesinin Demokratik Çözümü” başlıklı, moderatörlüğünü İHD’den Selahattin Esmer’in yapacağı oturuma konuşmacı olarak Hewler Üniversitesi’den Doç. Dr. Arzu Yılmaz ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar katılacak.
* “Cumhuriyetin 2’nci Yüzyılında Türkiye’de Yeni Bir Barış Süreci Mümkün mü?” başlıklı son oturumda moderatörlüğü Barış Vakfı’ndan Hakan Tahmaz yapacak. Konuşmacı olarak ise gazeteci Ali Bayramoğlu yer alacak.
17 Mart
* Konferansın ikinci gününde moderatörlüğünü Gazeteci Nadire Mater’in yapacağı “Sivil Toplumun Barışın İnşasında Rolü” başlıklı ilk oturumda Hafıza Merkezi’nden Murat Çelikkan ile Batman Barosu Başkanı Erkan Şenses konuşacak.
* “Kadınların Barışın İnşasındaki Rolü” başlıklı, moderatörlüğünü İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in yapacağı oturumda Hak İnisiyatifi Derneği’nden Fatma Bostan Ünsal ile Kadın Akademisi’nden Figen Aras sunumlarını gerçekleştirecek.
* Diyarbakır Barosu önceki dönem Başkanı Ahmet Özen’in moderatörlüğünü yaptığı “Siyaset Erki ve Barış” başlıklı son oturuma ise DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve AKP milletvekili Galip Ensarioğlu katılacak.
Sonrasında kapanış ve değerlendirme konuşmalarının yapılması planlanan konferansın sonuç bildirgesinin de akabinde açıklanması bekleniyor.
EKONOMİ
1 gün önceASAYİŞ
15 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
15 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
15 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
15 Ekim 2024EKONOMİ
15 Ekim 2024EĞİTİM
15 Ekim 2024