Emevi Halifesi Abdülmelik zamanında Haricilerden bir grup el-Cezire’ye gelerek, kendi akide ve inançlarını bu bölge Müslümanlarının çoğunluğunu teşkil eden Bekr ile yeni Müslüman olan Tağlib kabileleri arasında yaymağa başladı.
Abbasiler devrinde, belli bir güç kazanmış olan Hariciler isyan edince bölge karıştı
fakat Halife el-Mütevekkil döneminde Haricilerin isyanı bastırıldı. Şehir, 869–899 yılları arasında, Diyarbakır ile Musul arasında yaşayan Şeybanî kabilesinden olan Şeyhoğullarının yönetimine geçti. Bu dönemde bütün Diyarbekir bölgesi, gerek el-Cezire emirlerinin birbirleri ile ve gerekse Hariciler ile yaptıkları savaşlara ve çatışmalara sahne oldu.47 Şeyhoğullarından sonra 899–930 yılları arasında şehir tekrar Abbasiler’in yönetimine geçti. Abbasilerden sonra 930–980 yılları arasında Hamdaniler şehre hâkim oldu. Bizanslılar, bu dönemde birçok defa (936, 942, 950, 966 ve 973 yıllarında) Diyarbakır’ı kuşattılarsa da alamadılar.
Hamdanilerden sonra Büveyhoğulları (980–984) ve ardından Mervaniler (984–1085) Diyarbakır’a hâkim oldu. Hamdaniler ve Mervaniler döneminde Diyarbakır devletin merkezi yapıldı. Mervanîler döneminde özellikle ilim ve edebiyat alanında gelişen şehir, Đslam kentleri arasında önemli bir merkez niteliğini kazandı. Kentte o dönemde zengin bir kitaplıktan söz edilmektedir. Mervaniler devrinde 1046 yılında şehri gezen ve şehir hakkında önemli bilgiler veren Nasır-ı Hüsrev, o dönemde Diyarbakır surlarının iç ve dış surlar olmak üzere iki sıra olduğunu kaydetmektedir.
Diyarbakır, Mervanilerden sonra sırasıyla, Büyük Selçuklu Đmparatorluğunun (1085–1093), Suriye Selçuklularının (1093–1097) ve Đnaloğullarının (1097–1142) yönetimine geçti. İnaloğulları döneminde, Hz. Süleyman Camii’si yapılmıştır. İnaloğulları’ndan sonra Nisanoğulları (1142–1183 yılları arası) Diyarbakır’a hâkim oldu. 1183 yılında Selahattin Eyyûbi, Nisanoğulları’ndan Diyarbakır’ı aldı ve Hasankeyf Artuklularına verdi. Diyarbakır’da bu dönemde 1040000 cild kitap ihtiva eden bir kütüphane olduğu, Selahattin Eyyûbi’nin bu kitapları Kadı el-Fadıl’a verdiği, onun da bunlardan 70 deve yükü kadarını seçip Kahire’ye kendi kütüphanesine götürdüğü nakledilir.
Artuklular Dönemi’nde “Bediüzzaman İsmail Đbn Rezzaz Ebu’l-İzz elCezeri” isimli bilim adamı, Dünya’nın ilk robotu sayılabilecek makineler yapmıştır. Ebu’l-Đzz’in bu makineleri nasıl yaptığını anlatmak için yazdığı “Kitab Fi Ma’rifet el-Hiyel el-Hendesiyye” (Hünerlik Ürünü Mekanik Aletler Hakkında Bilgi) adlı kitabı günümüze ulaşmıştır. Şehir, 1232 yılında tekrar Eyyûbilerin yönetimine geçti. 1 Ekim 1232 tarihinde, Diyarbakır’ı alan Eyyûbilerden el-Melik el-Kamil, şehrin dış surlarını yıktırarak, surların bugünkü şeklini almasını sağlamıştır.
Moğollar, 1259 yılında şehri Eyyûbiler’den almış böylece Diyarbakır’da Moğol hâkimiyeti başlamıştır. Moğolların istilası sırasında kent yağmaya ve yıkıma maruz kalmıştır. Şehir daha sonraları Hulagu (d.1217-ö.1265) tarafından, Moğolların hâkimiyetine girmiş olan Anadolu Selçuklularına verilmiştir. Moğollar, 1303’te Diyarbakır’ı Anadolu Selçuklularının elinden alıp kendi himayelerini kabul eden Mardin Artuklularına verdi. Uzun bir süre toparlanamayan ve istikrarsız bir hayat süren Diyarbakır, 1318 yılında çekirge istilası ve kuraklık, ardından da veba salgınına maruz kaldı. Kent nüfusu önemli kayıplar verdi. Mükrimin Halil Yınanç’a göre, XII. yüzyılda birçok Đslam âlimi, XIII. yüzyılda İslam dünyasının büyük âlim ve mütefekkirlerinden Seyfüddin el-Amidî ve daha başkalarını yetiştiren Amid şehrinin, XIV. yüzyılda zikre değer bir kimse yetiştirmemiş olması, uğramış olduğu felaketlerin neticesidir. Bu felaketler, birçok insanın ölümüne veya başka yerlere göç etmesine neden olmuş ve şehrin maddimanevi kıymetini hiçe indirmiştir.1394 yılında Amid şehri, bu sefer Timur tarafından alındı ve yine yağma edildi. Şehir, 1401’de Karayülük Osman Bey’e verildi. Böylece şehirde Akkoyunlu hâkimiyeti başladı. Diyarbakır, Akkoyunlular zamanında bilim, kültür ve sanat alanında gelişmeler kaydetmiş, geçen asırların kötü izlerini silmeye başlamıştır. Uzun Hasan (1453–1478) ve oğullarından Sultan Yakub (1478–1490) zamanında bilim ve sanat adamları korunmuş, bilim, kültür ve sanatın gelişmesine önem verilmiştir. Yüzyıldan fazla süren Akkoyunlu hâkimiyetinden sonra Şah İsmail 1507 yılında Diyarbakır’ı ele geçirdi. Sekiz yıllık Safevi egemenliğinden sonra Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlılar, şehre hâkim oldu.(Kaynak:Hayreddin Kızıl)
ASAYİŞ
30 gün önceDİYARBAKIR HABERLERİ
05 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
05 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
05 Ekim 2024EKONOMİ
05 Ekim 2024EĞİTİM
05 Ekim 2024DİYARBAKIR HABERLERİ
05 Ekim 2024