Deprem…
Artık ismini bile duyunca irkildiğimiz, Kahramanmaraş depremleri ardından yaşadığımız o acı, can yakıcı, yürek burkan facianın ardından sinsi bir doğa olayı olan deprem yüreğimizde derin bir acı, ızdırap olarak yaşıyor.
Asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz Maraş depremleri üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Fakat deprem izleri maddi ve manevi olarak hala etkisini sürdürüyor.
Belki bir dakika veyahut saniyeler süren ama etkisini günümüze, günümüzden de öteye taşıyan deprem; şuan bile sonuçları ile gün yüzünde. Yaşattığı yıkımlar saymakla bitmez fakat biz bugün Diyarbakır’a yerleşke olarak yansıyan görüntülerini ele alacağız.
Evet belirttiğimiz gibi üzerinden bir yıldan uzun zaman geçmesine rağmen hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı binalara yönelik çalışmalar sürüyor. Fakat beklenilenin aksine bu çalışmalar bitmek bilmiyor. Kelime köklerini incelediğimizde Arapçadan türeyen Metruk kelimesi ” terk edilmiş, bırakılmış ve kullanılmayan” anlamlarını taşıyor. Peki günümüzde metruk kelimesini çok kullanıyoruz öyle değil mi ? Evet çok kullanıyoruz. Çünkü deprem bölgesi olarak birkaç sokakta bir -ki çoğu sokakta peşpeşe- metruk binalar boy gösteriyor. Kimi yıkımını beklerken, kimi yıkılırken, kimi ise yıkım kararını beklerken…
Peki metruk binalar nasıl olumsuz sonuçlar doğuruyor?
Sürecin tamamlanmaması ile beraber metruk binalar ki özellikle ağır hasarlı metruk binalar can pazarına davetiye çıkarıyor. Her ne kadar mühür ve etrafı çekili bantlarla önlem alınsa bile halk metruk binaların çevresini kullanmayı sürdürüyor. Olası ani bir sarsıntı veya artçı diye nitelendirilen küçük çaptaki depremler belkide ağır hasarlı binaların çöküşüne sebebiyet verebilir böylelikle sonucunu düşünmek dahi istemeyeceğimiz ağır hasarlar bırakabilir. Bu yüzdendir ki ağır hasarlı binaların yıkımı sıraya bırakılmaksızın ivedilikle yıkılmalıdır.
Orta hasarlı ve terk edilmiş yani metruk binalar ise yasaklı madde kullananların gözde mekanı hale gelmeye başladı başlamaya devam ediyor. Yasaklı madde kullanan kişilerin uğrak mekanları olmaya başlayan bu binalar her açıdan tehlike saçıyor. Madde bağımlılığı olanlara rahat imkan sağlayıp toplum psikolojisi ve sosyolojisini tehlikeye sokarken aynı zamanda içersinde insanların olması olası bir depreme karşı kaçınılmaz sonu getiriyor. Bu yüzdendir ki bu binaların yıkımı çok sonralara bırakılmamalıdır ve ivedilikle yıkımı tüm güvenlik önlemleriyle gerçekleştirilmelidir.
Bakıldığı zaman yaşanılan acıları gözler önüne defalarca getiren bu binalar öte yandan şehrin mimarisi için görüntü kirliliğine neden oluyor.
Tüm bu olumsuz durumlar neticesinde yıkımı gerçekleştirilme kararı alınan binalar üzerinden daha fazla zaman geçmeden yıkımı alınması gereken tüm güvenlik önlemleri ile gerçekleştirilmeli ve halk daha rahat daha huzurlu olabilmelidir.
DİYARBAKIR HABERLERİ
25 gün önceDİYARBAKIR HABERLERİ
17 Haziran 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
17 Haziran 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
17 Haziran 2025EKONOMİ
17 Haziran 2025ASAYİŞ
17 Haziran 2025DİYARBAKIR HABERLERİ
17 Haziran 2025